Hüzünlü bir tablo, bir çiçekle bile değişebilir

Saliha Erdim 2024-02-08

Hüzünlü bir tablo, bir çiçekle bile değişebilir

Hayatımızda iyi zannederek yaptığımız yanlışlar, bildim zannedip bilmediğimizi anladıklarımız, emek verip de karşılık alamadıklarımız bazen bizi yorar, bitkin ve yorgun bırakabilir. Bazen “deniz bitti ve artık ilerleyemiyorum” gibi hissedebiliriz. Bu ve daha ileri bir durum; yol ve yolcunun birlikteliklerinde oluşabilecek normal bir durumdur. Bu aslında akledebilirsek, bir molaya işaret eder. Yeniden ümit devşirmeye yaraması gereken bu dönem; insan durmadan koşturduğunda, düşünmeye, akledip fikretmeye yeteri kadar zaman ayırmadığında; kaynaklarının tükendiğini düşündürecek bitkinlikle karşılaşması anlamına geliyor.

Düşmek; yolda olmanın gereği, ilerlemenin şartıdır

Ümit; insanın çok şeyidir... Ümidi kaybolduğunda insanın coşkusu, artık görecek bir şeyi olmadığı inancıyla gözlerini kapatır. Fakat yüreğin kulakları, yeni bir ümit ışığı müjdesi için hep teyakkuzdadır. En ufak bir fısıltı, kulağı ve gözleri aktif hâle getirir. Ondan sonra da hızlı bir toparlanma süreci yeniden hayata döndürür. İnsanın en güçlü duygusu, hayata tutunma ve yaşama duygusudur. En çökkün olduğumuz zaman bile, hayata dönmek için can atan bir tarafımız hep vardır. Bu tarafın desteklenmesi çok önemlidir. Bunun arkasında anne baba sevgisi, arkadaş desteği, toplum içinde itibar göreceği ahlâki özellikleri ve sosyal onay alacağı sanatı veya zanaatı çok önemli rol oynar. Bunlar, duygularımızın beslenme kaynaklarını oluşturur. Bunların en başına da Allah’a (c.c.) olan güveni yerleştirmeliyiz. Çünkü iman, bitip tükenmek bilmeyen bir ümit ve direnme, dayanma, mücadele etme kaynağımızdır. Ne zaman tükendiğimizi hissetsek yeni bir coşku kaynağı, ortaya çıkmak için ufak bir dokunuş bekler. Biraz dinlenme, demlenme, işleri akışına bırakma ve bunun normal bir süreç olduğunun bilincinde olarak biraz içe dönme; kalkmayı ve yeniden başlamayı kolaylaştırır. Hem de daha enerjik ve bu süreçten güzel şeyler öğrenmiş olarak.

Düşmek; öğrenmek, güçlenmek ve ilerlemek için gereklidir

Yola çıkmayan tökezlemez, düşmez. (Yürümeyen ayağa taş dokunmaz. Ata sözü) Böyle olunca yeni tecrübeler ve yeni kazanımlar da elde edilemez. Yolda olmak, aynı zamanda insani hâllerin de yaşanabileceği anlamına gelir. Yorulmak, şaşırmak, bocalamak, yanlış tepkilerle kendinden ve yaptıklarından şüpheye düşmek gibi daha onlarcasını sayabileceğimiz durumlar; yoldaki her yolcunun başına gelebilir değil, gelir. Bu sebeple de bu şaşırmayacağımız bir durumdur. Hangi psikolojide olursak olalım, hayatımızı güzelleştirecek, aynen bir çiçeğin tablodaki manzarayı birdenbire değiştirivermesi gibi hayatımızı güzelleştirecek değerlerimiz ve güzelliklerimiz hep vardır. Yaşıyor olmamız, Allah’ın (c.c) her an bizimle olduğu, mutlaka yardımcı olacağı, her sıkıntılı durumun geçici olduğu, sevildiğimiz ve sevenlerimizin olması gibi.

Şimdi diyelim ki;

Durup dinlenmek, düşünmek, biraz demlenmek; aslında zaman zaman yaptığımız rutinimiz olmalı. İyice bıçak kemiğe dayandığı zaman mecbur kaldığımız bir ara veriş gibi değil. Diyelim ki; “İnsanım, yavaşlıyorum. İnsanım, yoruldum. İnsanım, tükenmiş gibi hissediyorum. İnsanım, biraz daha öğreneceğim ve daha güçlenerek kalkacağım bir süreci yaşıyorum. Her durum benim için değerlidir.” diyelim ve coşkumuzu, inancımızı yeniden kuşanıp hayata kaldığımız yerden devam edelim.

Anahtar Kelimeler :

Paylaş


Yorum Sayısı : 0